“Estağfirullah elazim ellezi la ilahe illa huv el hayyel-kayyume ve etubü ileyh”
Dönmek, pişman olmak demektir. İstiğfar etmek, (estağfirullah) demektir. Tevbe, haram işledikten sonra, pişman olup, Allahü Teâlâdan korkmak, bir daha yapmamaya azmetmek, karar vermektir. Yani, İslam dininin emir ve hükümleri, haram ve yasak olan şeyleri terketmek, helâl ve mübah olan şeyleri yapmak demektir. Kulun işlediği günahlardan dönerek tevbe etmesi ve Allah-u Zülcelal tarafından af ve mağfiret edilmesi, dil ile kalbin birlikte pişmanlık duyarak tevbe etmesine bağlıdır. Sadece diliyle tevbe edip, kalbinde günahına devam etme yönünde bir meyil olursa bu tevbe yalancıların tevbesi olur. Allah-u Zülcelal'in bu şekilde yapılan tevbeleri kabul etmez. Tevbe hem dil, hem de kalp ile yapılmalıdır.
Kişinin, günah işlediğini bilmek büyük nimettir. O kişinin mümin olduğunu gösterir. Allah-ü Teâlâ’nın hakkı olan günahları için tevbe etmeli, pişmanlık ve üzüntü duymalı, günahı terk etmeli, kefaret olması için çok sevap işlemelidir!
Kul hakkının kefareti için, hak sahiplerine iyilik ve dua etmelidir! Hak sahibi ölmüş ise, o kimseyi rahmetle anmalı, çoluk çocuğuna ve varislerine ihsanda bulunmalıdır! Günahları için istiğfara devam etmelidir!
Allah-ü Teâlâ’nın gazabı günahlar içinde saklıdır. Kişi, bir günah yüzünden büyük azaba maruz kalabilir. Yüz bin sene ibadet eden makbul bir kulunu ebediyyen Cehenneme koyabilir. Mesela iki yüz bin sene itaat eden İblis, kibredip secde etmediği için sonsuz olarak Cehennemlik oldu. Âdem aleyhisselamın oğlu, bir adam öldürdüğü için ebedi Cehennemlik oldu. Her duası kabul olan Belam-ı Baura, (Musa aleyhisselam zamanında yaşamıştı. İsm-i a'zamı biliyor, her duası kabul oluyordu. Bulunduğu Belka şehrinin valisi Belak, Hazret-i Musa’nın askerlerinin şehre girmemesi için, dua etmesini istedi. Ölüm ile tehdit etti. Can Korkusu ile ve halkın verdiği rüşvete aldanarak, Musa aleyhisselam’a beddua etti. Akabinde dili göğsüne kadar sarkıp yapıştı. Musa aleyhisselamın askerleri tarafından öldürüldü. Kur'an-ı kerimde, dilini sarkıtıp soluyan köpeğe benzetildi. (Araf 176))bir günaha meylettiği için imansız gitti. Karun zekat vermediği için malı ile helak oldu.
Tevbe edebilmek, Hak Teâlânın büyük nimetlerinden biridir. Günah işleme korkusu ile tevbeyi asla geciktirmemelidir!
Günah, kulun yanında küçük ve kıymetsiz görününce, Allahü Teâlâ katında büyük olur. Kul küçük günahı büyük görünce, o günah Allah-ü Teâlâ’nın katında küçülür. Mümin, iman ve marifetiyle küçük günahları da büyük görür. Her günah işleyişte kalbi sızlar.
Günahım çok, ne yapsam Allah beni affetmez demek doğru değildir. Çünkü cenab-ı Hak, tevbe edilen her günahı affeder. Bir kâfir, küfrüne tevbe ederse, mümin olur, bütün günahları affolur. Bir mümin de Allah’a şirk koşsa, sonra pişman olup tevbe etse Allah affeder.
Allah-u Zülcelal'in Rablığını ve kendi acziyetini ve kulluğunu kabul ve idrak eden kişiler hakkında da Rabbimiz şöyle buyurmuştur:
"Onlar; kötü bir iş işledikleri yahut nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı anıp hemen günahlarından tevbe ve istiğfar ederek mağfiret dileyenlerdir. Zaten günahları, Allah'tan başka kim affedebilir? Bir de onlar işledikleri günahta, bile bile ısrar da etmezler." (Al-i İmran; 135)
"Ey iman edenler! Hepiniz toptan Allah'a tevbe ediniz, umulur ki kurtuluşa erersiniz." (Nur; 31)
" İki melek (insanın) sağında ve solunda oturarak yaptıklarını yazmaktadırlar " (Kaf; 17)
"Kim günahına tevbe etmezse onlar zalimlerin tâ kendileridir." (Hucurat; 11)
"Allah-u Zülcelal'in insanlar için görevlendirdiği melekleri vardır ki, önünden ve arkasından takip edip Allah-u Zülcelal'in izniyle onu hıfz ederler." (Rad; 11)
"O (Allah) kullarının tevbesini kabul eden, kötü hareketlerini bağışlayandır." (Şûra; 25)
Ey günahta haddi aşanlar, Allah’ın rahmetinden ümid kesmeyin! Zira Allah, bütün günahları affeder. O, gafururrahimdir, affı, merhameti çoktur.[Zümer 53]
Günahtan hemen sonra tevbe etmek farzdır. Tevbeyi geciktirmek de büyük günahtır. Bunun için de, ayrıca tevbe etmek gerekir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
Allah’a tevbe edin! [Nur 31]
Elbette, Allahü Teâlâ, tevbe edenleri de, temizlenenleri de sever. [Bekara 222]
Allah’a tevbe-i nasuh yapınız! [Tahrim 8]
Tevbe ve istiğfar ile ilgili Hadis-i şerifler:
Nasuh kelimesine 23 mana verilmiştir. Bunlardan en meşhuru günahlara pişman olup, istiğfar etmek ve bir daha işlememeye karar vermektir. Nasuh tevbesinin ne olduğunu soran zata Peygamber efendimiz buyurdu ki:
Tevbe-i nasuh, günahkârın işlediği günahtan pişman olması, Allah’tan mağfiret dilemesi, bir daha böyle bir günah işlememesi demektir. [Beyheki]
İstiğfarın fazileti çok fazladır. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
Pişman olan affedilir
Allah-u Zülcelal, günahkar kulunun tevbesini kabul eder ve bundan memnun olur, sevinç duyar. Allah-u Zülcelal'in tevbe edenler için sevinmesi, çölde yiyeceğini ve bineğini kaybeden kimsenin onları bulmasında duyduğu sevinçten daha büyük olur.
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuştur:
Ebu Zer (r.a)'ın rivayet etmiş olduğu bir hadis-i kudside şöyle buyrulmuştur: "Ey kullarım! Siz hepiniz gece ve gündüz hata işliyorsunuz. Ben de bütün günahları yargılarım. Şu halde günahların mağfiretini taleb edin ki günahlarınızı mağfiret edeyim." (Müslim)
Allahü Teâlâ, günah işleyip pişman olanı, istiğfar etmeden önce affeder. [Taberani]
Tevbe, günahtan sonra o günahı bir daha yapmamaktır. [İ.Ahmed]
Küçük günahlarda ısrar edilirse küçük kalmaz. Büyük günahlara istiğfar edilirse büyük kalmaz. [Deylemi]
İstiğfar eden, günde 70 defa aynı günahı işlese ısrar etmiş sayılmaz. [Tirmizi]
Günde 70 defa istiğfar edenin, 700 günahı affolur. [Beyheki]
İstiğfara devam edeni, Allahü Teâlâ, dertlerden, sıkıntılardan kurtarır. Ummadığı yerden rızıklandırır. [Nesai]
Bir mümin günah işleyince, melek üç saat bekler, eğer o kimse istiğfar ederse, o günahı yazmaz [Hakim]
Günahınız çok olup göklere kadar ulaşsa, pişman olunca, Allahü Teâlâ, tevbenizi kabul eder. [İbni Mace]
Günahlar kalbi paslandırır, karartır. Kalblerin cilası ise istiğfardır. [Beyheki]
Derdinizi ve devasını bildireyim. Derdiniz, günahlar, devası da istiğfardır. [Hakim]
Bir günahkâr, istiğfar eder, sonra bu günahı tekrar yapar, sonra istiğfar eder. Üçüncüde yine yapar, yine tevbe ve istiğfar ederse, dördüncü defa yapınca, büyük günah yazılır. [Deylemi]
Tevbe eden günah işlememiş gibi olur. [İ.Mace]
Günaha devam edip, dili ile istiğfar eden, rabbi ile alay etmiş sayılır.[Beyheki]
Herkes günah işler. Fakat günahkârların en iyisi tevbe edendir. [Hakim]
Günahına pişman olup abdest alıp, namaz kılanı ve günahı için istiğfar edeni, Allahü Teâlâ affeder. [Nesai]
Kıyamette, amel defterinde çok istiğfar bulunana müjdeler olsun! [Beyheki]
“Sonra yaparım diyenler helak oldu.”
Mümin, günahını dağ gibi görüp, üstüne düşeceğinden korkar. Münafık ise, burnunun üzerine konan ve hemen uçacak sinek gibi görür. [Buhari]
Günah işlediğin zaman, karşılığında onu mahvedecek sevap işle![İ.Gazali]
Allahü Teâlâ, istiğfara devam edeni, her sıkıntıdan kurtarır, her darlıkta bir genişlik verir ve ummadığı yerden rızıklandırır. [Nesai]
Günah işlemeye devam eden kimse unutkan olur, ahmaklaşır, aklı da azalır.
Günah işleyenin bir aklı gider, bir daha geri dönmez. [İ.Gazali]
Günahların hepsi Allah-ü Teâlâ’nın emrini yapmamak olduğundan büyüktür.
Ufacık bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların ibadetleri toplamından daha iyidir. [R.Nasıhin]
Allah’ın rahmetinden ümit kestirip [dinden] nefret ettirenlere Allah lânet etsin! Kolaylaştırın, güçleştirmeyin! [Nesai]
Allah’ı kullarına sevdirin ki, Allah da sizi sevsin! [Taberani]
İnsanlara Rablerinden bahsederken, korku ve sıkıntı veren şeylerden söz etmeyin! [Beyheki]
Tevbe eden, günah işlememiş gibi olur. [İbni Mace]
Hak Teâlâ buyurdu ki, kulumun, günahı göklere kadar yükselse, benden ümid kesmeyip, af dilerse affederim. [Tirmizi]
İhlâsla "La ilahe illallah" diyen Cennete girer. İhlâsla söylemek, söyleyeni haramlardan alıkoymasıdır. [Taberani]
Bir kimse, yakinen Allah’ın Rab, benim de Peygamber olduğuma inansa, Cehennem ona haram olur. [Hakim]
Allah, günahını affından büyük görene şiddetli gazap eder. [Deylemi]
İyilik ve ibadet edene büyük ecir verileceğini müjdeleyin, nefret ettirmeyin! [Şir’a]
Ömründe bir defa Allah’ı inan veya O’ndan korkan Müslüman Cehennem’den çıkar. [Tirmizi]
Allahü Teâlâ buyurdu ki, "Ey kulum, af dilediğin müddetçe, günahlarının çokluğuna bakmadan affederim. Günahların bulutlara kadar yükselse de yine affederim. Yer dolusu günahla gelsen, yer dolusu mağfiretle karşılarım. Yeter ki iman ile gel!" [Tirmizi]
"Allah-u Zülcelal gündüz günah işleyenlere tevbe etmeleri için gece kudret elini uzatır. Gece günah işleyenlere, tevbe etmeleri için gündüz kudret elini uzatır. Bu durum güneş batıdan doğuncaya kadar, devam eder." (Müslim)
"Göklere kadar yükselen günah işleseniz de sonra pişman olsanız, Allah-u Zülcelal tevbenizi kabul eder." (Tirmizi)
Müslüman’ın tevbe etmesi farzdır. Şüphesiz Allah-u Zülcelal tevbeleri kabul edendir. Tevbesiz ölmek, imansız gitmeye sebep olabilir.
Hz. Ali (r.a) şöyle buyurmuştur: "Tevbe etmek farzdır. Fakat tevbeyi gerektiren şeyleri terketmek ondan önce farzdır."
Zinnûn-i Mısrî kuddise sırruh şöyle buyurmuştur:
"Her bir âzânın tevbesi vardır. Kalp ve gönlün tevbesi, şehveti terketmek için niyet etmektir. Gözün tevbesi, harama bakmayıp, gözü haramdan sakındırmaktır. Dilin tevbesi, kötü söz söylemekten, insanları çekiştirmekten, koğuculuk yapmaktan kaçınmaktır. Kulağın tevbesi, kötü ve yaramaz sözleri dinlememesidir. Ayağın tevbesi, yasak edilen kötü yerlere gitmemesidir. Ağzın tevbesi, haram yemekten kendisini korumaktır. Tenasül uzvunun tevbesi ise fuhuştan uzak durmaktır."
Tevbenin durumuna göre hükmü böyle olduğu halde, tevbeden kaçmak Allah-u Zülcelal'in af ve mağfiretinden kaçmak, rahat ve huzuru kabul etmemektir. Bu da insanın kendine yapabileceği en büyük zulüm ve işkencedir.
Tevbenin kabul edildiği bilinebilir mi?
İmam-ı Gazali hazretleri buyurdu ki: Tevbenin kabul edildiğine dair alametler vardır. Böyle bir kimse,
1- Tevbe ettiği günahlara meyletmez.
2- Her yerde, her zaman Allah’ın kendisini gördüğünü bilip günah işlemekten utanır.
3- Fasıklardan kaçar, salihlerle beraber olur.
4- Dünya malına tamah etmez. Ahiret için çalıştığını az görür.
5- Farz amelleri aksatmaz.
6- İşlediği günahları hatırladıkça üzülür ve istiğfar eder. Bütün azalarını günah işlemekten muhafaza etmeye çalışır. Böyle bir kimsenin tevbesi kabul edilmiş demektir.