ÇANAKKALE ZAFERİ
Şanlı tarihimizdeki kahramanlık destanlarından biri de Çanakkale Zaferi’dir. Bu zaferin milletimizin tarihinde ayrı bir yeri ve önemi vardır. Bugün 94. yılını idrak ettiğimiz bu büyük olay, âdetâ bu gün meydana gelmiş gibi hafızamızda taze ve canlıdır.
Çanakkale Zaferi, Birinci Dünya Savaşında kahraman askerlerimizin, cihanı hayrete düşüren bir îman ve kahramanlık destanıdır. Bu zafer, milletimizin, iman ve azminin, metanet ve gücünün açık bir göstergesidir.
Çanakkale Zaferi; ırkları, renkleri ve dilleri değişik çeşitli milletlerden oluşan; düşman ordularının Müslüman milletimizi yok etmek amacıyla karadan, denizden ve havadan üzerimize saldıran bir iman-küfür mücadelesidir.
Anafartalar Komutanı Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, Çanakkale’deki askerimizin manevi gücünü şöyle anlatıyor: “Karşılıklı siperler arası sekiz metre, yani ölüm muhakkak. Birinci siperdekiler, hiçbiri kurtulamayarak kâmilen şehit düşüyor. İkinci siperdekiler onların yerine geçiyor. Fakat ne kadar gıpta edilecek itidal ve tevekkül ki, ölenleri görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, hiçbir tereddüt bile göstermiyor, sarsılmak yok!... Okuma bilenler ellerinde Kur'an-ı Kerim, cennete girmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler kelime-i şahadet getirerek yürüyorlar. Bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren, şâyân-ı hayret bir misaldir. Emin olmalısınız ki, Çanakkale muharebesini kazandıran, bu yüksek ruhtur.”
Çanakkale Zaferi, vatanı, bayrağı, milleti, dini ve devleti için canını Allah yolunda feda eden, böylece Allah rızasına eren şehitlerin destanıdır.
Çanakkale Zaferi, anaların biricik evladını, şefkat ve muhabbetle bağrına basıp:
Oğul, seni yetiştirdim, hizmet eyle vatana
Ak sütümü helal etmem saldırmazsan düşmana.
diyerek cepheye uğurladığı; oğulun da anasının elini öperek:
Hakkını helal et şefkatli ana
Canım feda olsun kutsal vatana
Diyerek karşılık verdiği, cefâkâr analar ile yiğit ve kahraman Mehmetçiklerin destanıdır.
