SAİNT ETİENNE TÜRK KÜLTÜR OCAĞI SİTESİ
   
  ST. ETİENNE ÜLKÜCÜLERİ
  3 Mayıs Türkçülük Bayramı
 









3 Mayıs 1944 Cumhuriyet tarihimizde önemli bir dönüm noktasıdır. 3 Mayıs 1944, tek parti ve ”Milli Şef’’ diktasının hüküm sürdüğü bir dönemde yüreği Türklük sevdası ve Türkçülük ateşiyle yanan bir gençliğin Milli Şef diktasına ve Komünist kadrolaşmaya karşı ‘’DUR’’ ihtarıdır… 3 Mayıs’ın önemini kavrayabilmek için o günün ortamını bilmek ve anlamak gerekir.

Yıl 1944…’’Milli Şef’’ ve onun atanmış kadroları iş başındadır. Dönemin Başbakanı milliyetçi ve hatta ırkçı söylemleri ile meşhur, Şükrü Saraçoğlu’dur. T.B.M.M de yaptığı bir konuşmada:’’Türkçülük bizim için bir kültür meselesi olduğu kadar bir kan meselesidir.’’diyen başbakanın söylemlerine karşın, Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere bir çok önemli mevki ve makama milli değerlere düşman,milliyet fikrinden yoksun,komünist düşünce ve eylemleriyle tanınmış kişiler atanmaktadır.
İstanbul Boğaziçi Lisesi edebiyat öğretmeni büyük Türkçü Hüseyin Nihal Atsız Bey yaşanan bu çelişkiyi o dönem çıkarmakta olduğu Orhun dergisinde dile getirecek, ’’Başbakana Açık Mektup’’ başlıklı yazıları ile Başbakanı, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’i eleştirecek,ve gayri milli uygulamaları millete anlatarak başbakanın bu gidişe dur demesini,milli eğitim bakanının da istifasını isteyecektir. Mektuplar millet vicdanında önemli bir karşılık bulacaktır.
Bu durum tek parti yöneticilerince kabul edilebilir bir durum değildir. Ve hemen Atsız Bey hakkında dava açılır. Kendisi dava duruşmasına katılmak üzere Ankara’ya gelir. Ankara garı tarihi bir gün yaşamaktadır. O güne kadar resmi törenler dışında görülmemiş bir kalabalık Atsız Bey’i garda karşılayacak, Atsız Bey ve Türk milliyetçiliği lehinde ve komünizm karşıtı sloganlarla Ankara garını inletecektir. Kim oluyordu bu gençler ve nasıl oluyordu da milli şefe ve onun bakanlarına karşı gösteri yapabiliyorlardı? Yaşananlar milli şef ve kadroları için kabul edilemez bir şok etkisi yaratacaktır.
Atsız Bey, 3 Mayıs 1944 günü görülen duruşmada savcı ve dava heyetinin tutuklamaya gerek görmeyerek davayı başka bir güne erteleme kararına karşın dava çıkışında siyasi polis tarafından tutuklanacaktır. Davayı izlemek üzere Ankara adliyesine toplanan gençler polis tarafından kıyasıya dövülecek, birçok genç tutuklanacaktır. Atsız Bey’in evinde yapılan aramalarda onunla mektuplaştığı tespit edilenler, Orhun dergisi aboneleri,bu dergide bir tek olsun yazısı yayınlananlar tutuklanacaktır. Tutuklananlar bir çok işkenceye maruz bırakılacak ve ”Tabutluk’’olarak adlandırılan işkence hanelerden geçirilecektir.
Aralarında Alparslan Türkeş, Hüseyin Nihal Atsız, Nejdet Sançar, Zeki Velidi Togan, Reha Oğuz Türkan, Osman Yüksel Serdengeçti, Orhan Şaik Gökyay, Hikmet Tanyu, Hamza Sadi Özbek, Cemal Oğuz Öcal; Mehmet Külahlı, Necdet Özgelen gibi büyük ilim,fikir ve dava adamlarının bulunduğu yüzlerce kişi tabutluklara konacaktır.Tabutluk denen hücreler, yarım metrekare büyüklüğünde ve iki buçuk metre yüksekliğindedir.Buraya konanlar ellerinden ve bellerinden demir prangalarla duvara prangalanmaktadır. Tepelerinde 500 mumluk üç ampul yanmaktadır. Ve bu hücrelerde günlerce aç ve susuz bırakılmışlardır. Reha Oğuz Türkkan’ın “Turancılık Irkçılık’’ adıyla anılan dava dolayısıyla yüzlerce kişi tutuklanmış akıl almaz işkencelere maruz bırakılmıştır.3 yıldan fazla devam eden davada bütün sanıklar beraat etmiştir. Ancak dava sürecinde yaşananlar ve görülen işkenceler tarihe bir kara leke olarak düşmüştür.


İlk defa 3 Mayıs 1945 tarihinde Tophane Askerî hapishanesinde Nihal Atsız, Zeki Velidi Togan, Nejdet Sançar ve Reha Oğuz Türkkan başta olmak üzere 10 mâhkum tarafından 3 Mayıs 1944 günü yapılan gösteriyi anma toplantısı daha sonraki senelerde de devam ettirilmiş ve devam eden toplantılar Türkçülük Günü - Bayramı adını almıştır.
Görüyoruz ki büyük dava adamları yaşadıkları onca olumsuzluğa ve uğradıkları işkencelere karşın, 3 Mayıs 1944 günü milliyetçi duygularla toplanan ve milli şef diktasına kafa tutan gençliğin hareketinden çok memnun kalarak 3 Mayıs günü olarak kutlamışlardır.
Bu gün Rahmet-i Rahman’a kavuşmuş bu dava erlerini, Türkçülüğün yılmaz savunucularını bir kez daha rahmet ve şükranla anarken, onların bıraktığı noktadan bayrağı taşıyacağımızı ve daha yukarı çıkarmak için ömrümüzün sonuna kadar mücadeleye devam edeceğimizi bir kez daha vurgulamak istiyoruz.
Bu duygularla yeryüzüne dağılmış ve yüreği Türklük için atan ve kendini Türk hisseden bütün milletimizin Türkçülük Bayramını kutlarız.
Tanrı Türkü korusun ve yüceltsin!..

TURAN KÜLTÜRÜNÜ ARAŞTIRMA VE YAŞATMA DERNEĞİ
Ahmet KARAASLAN
 
 
  Bugün 13 ziyaretçi (13 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol